Şiddetle etkin mücadele edilmesi, hepimizin sorumluluğu kapsamındadır
Lefke Avrupa Üniversitesi (LAÜ) Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Saniye Albaş, Kadına Karşı Şiddet ile Mücadele’de ailenin korunması ve kadına karşı şiddetin önlenmesine dair bilgiler verdi.
Özellikle son zamanlarda yaşanan şiddet olaylarının artmasıyla daha kapsamlı bir mevzuata ihtiyaç duyulmasından sonra Türkiye’de 6284 sayılı Kanun yürürlüğe konduğu bilgisini veren Albaş bu kanunun; şiddete uğrayan ya da şiddete uğrama tehlikesi bulunan kadınların, çocukların, aile bireylerinin ve tek taraflı ısrarlı takip mağduru olan kişilerin korunması ve bu kişilere yönelik şiddetin önlenmesi amacıyla alınacak tedbirlere ilişkin usul ve esasları düzenlediğini belirtti.
Kanun kapsamında uyulacak temel ilkelerin; kamuoyunda İstanbul Sözleşmesi olarak bilinen Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi başta olmak üzere T.C. Anayasası ile Türkiye‘nin taraf olduğu uluslararası sözleşmeler ve diğer kanuni düzenlemeler, şiddet mağdurlarına verilecek destek ve hizmetlerin sunulmasında temel insan haklarına dayalı, kadın erkek eşitliğine duyarlı, sosyal devlet ilkesine uygun, adil, etkili ve süratli bir usul izlenmesi, şiddet mağduru ve şiddet uygulayan için alınan tedbir kararlarının insan onuruna yaraşır bir şekilde yerine getirilmesi ve 6284 sayılı Kanun kapsamında kadınlara yönelik cinsiyete dayalı şiddeti önleyen ve kadınları cinsiyete dayalı şiddetten koruyan özel tedbirler ayrımcılık olarak yorumlanamayacağı şeklinde düzenlenmiştir” diyen Albaş kanununun şiddet türleri açısından; ev içi şiddet, kadına yönelik şiddet ve şiddet olmak üzere üçe ayrıldığını ve günümüzde pek çok destek ve izleme merkezleri şiddetle mücadele kapsamında hizmet vermekte olduğunu dile getirdi.
Albaş, “2020 yılının Covid-19 gibi bir salgının etkisinde geçmesi ve bu süreçte sokağa çıkma yasağı gibi tedbirlerle karşılaşmamız sonrası kadın cinayetlerinin daha da arttığı görülmüştür. Özellikle koruyucu ve önleyici tedbirlerin, kadınlar başta olmak üzere şiddet gören ya da şiddet görme tehlikesi altında bulunan kişiler açısından hayati önem arz ettiği görülmektedir. Resmi makam/merciler ya da yaşanılan şehirdeki baroların kadın hakları komisyonları durumdan haberdar edilmelidir. Şiddetle etkin mücadele edilmesi, hepimizin sorumluluğu kapsamındadır” dedi.