MS’li Hastalarda Yorgunluk En Çok Şikayet Edilen Üç Semptomdan Biri
LAÜ Akademisyeni Ergin, beyin ve omurilik hastalığı olan Multipl Skleroz hastalarında yorgunluk konusunda önemli açıklamalar yaptı
Lefke Avrupa Üniversitesi (LAÜ) Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Bölüm Başkanı Yrd. Doç. Dr. Gülbin Ergin, genç erişkinlerde görülen beyin ve omurilik yeni merkezi sinir sistemi hastalığı olan Multipl Skleroz (MS) hastalarında yorgunluk konusuna dikkat çekti.
“Özellikle, gençlerde nörolojik kaynaklı engelliliklerinde trafik kazalarından sonra gelen ikinci nedendir” diyen Ergin, hastalığın belirtilerini tek gözde görme kaybı, bulanık görme veya çift görme, bacak /kol güçsüzlüğü, dengesizlik, el beceriksizliği, vücudun çeşitli yerlerinde uyuşma, karıncalanma, yanma olarak açıkladı. Ancak en sık görülen semptomlardan birinin yorgunluk olduğunu belirten Ergin, yorgunluğun diğer semptomlardan bağımsız olarak hastanın yaşam kalitesinin olumsuz etkilendiğini dile getirdi.
“MS’li hastaların yaklaşık % 92’si yorgunluktan şikayetçi”
Yorgunluğu azalmış motivasyon, uzun süreli zihinsel aktivite veya sıkılma sonucu ortaya çıkan öznel bir bezginlik durumu olarak tanımlayan Ergin, yorgunluğun aynı zamanda bir aktiviteyi gerçekleştirmek için gerekli kaynakların ulaşılabilirliği, kullanımı veya yenilenmesindeki dengesizlik nedeniyle, fiziksel ve zihinsel aktivite kapasitesindeki azalmanın farkında olma durumu olarak da tanımlanabileceğini belirtti. “MS’li hastalarda yorgunluk en çok şikayet edilen üç semptomdan biridir ve hem egzersiz kapasitesinde azalmaya hem de egzersize katılımda kısıtlanmaya sebep olmaktadır” diyen Ergin, MS’li hastaların yaklaşık % 92’si yorgunluktan şikayetçi olmasına rağmen yorgunluğun nedeni çok iyi anlaşılamadığına dikkat çekti.
MS yorgunluğunun egzersiz, stres, depresyon, uzamış fiziksel aktivite, uyanık olunan zamanın artmasıyla kötüleşmesi ve istirahat, uyku ve olumlu deneyimlerle iyileşmesi normal yorgunluk ile benzer yönleri olduğunu söyleyen Ergin, ancak kolay başlaması, sıcak ile kötüleşmesi, tipik olarak günde 6 saat kadar sürmesi, öğle saatlerinde daha yoğun hissedilmesi, fiziksel fonksiyonları engeller hale gelmesi ve fiziksel aktivitelerin ve sorumlulukların yerine getirilmesinde sınırlılıklara neden olması gibi özellikleri ile normal yorgunluktan ayrıldığını dile getirdi. Ergin, “MS’li hastalarda sıcak, kas zayıflığı, beslenme bozuklukları, inaktivite, yetersiz dinlenme periyodları, uyku problemleri ve ilaçların yan etkileri gibi durumlarda yorgunluk artışı görülmektedir” dedi.
“Tedavinin amacı yorgunluğu ve sekonder semptomları azaltarak, yaşam kalitesini arttırmak”
MS’te yorgunluk tedavisinin, bilinen veya bilinmeyen etken faktörlerin oldukça fazla, her hastada farklı subjektif etkilenim göstermesi nedeniyle oldukça zor ve karmaşık olduğunu ifade eden Ergin, bu nedenle tedavi basamaklarının doğrudan sebebe yönelik değil semptomatik, bir veya birden fazla davranışsal veya medikal strateji içererdiğini belirtti. Tedavideki amacın yorgunluğu ve sekonder semptomları azaltarak yaşam kalitesini arttırmak olduğunu ifade eden Ergin, rehabilitasyon programında hastaya medikal, psikolojik, fiziksel ve sosyal yönden destek verildiğini, rehabilitasyon ekibindeki fizyoterapistin görevini hem başlı başına bir sebep olarak açığa çıkabilen, hem de diğer semptomlar ve durumlar nedeniyle şiddeti artabilen yorgunlukla baş etmek için uygun fizyoterapi programını hazırlamak olarak açıkladı.
MS’te yorgunluk tedavisinde hastanın değerlendirmeleri doğrultusunda, ilaç tedavisi, depresyon tedavisi, soğuma stratejileri, beslenme kontrolü, kişiye özel oluşturulmuş egzersiz programları, uyku bozukluğu tedavisi ve enerji koruma stratejileri gibi yaklaşımlar uygulanabildiğini söyleyen Ergin, son yıllarda yorgunluk tedavisinde kognitif – davranışsal terapi ve dereceli yaklaşımlarının önemi üzerinde durulduğunu, ayrıca klinik pilates gibi grup tedavilerin, su içi tedavi yaklaşımlarının, yoga ve tai-chi gibi alternatif yaklaşımların yorgunluk üzerinde olumlu etkileri olduğunu gösteren çalışmalar bulunduğunu belirtti.