LAÜ Psikoloji Bölüm Başkanı Okray, Covid-19 Pandemisi ve Değişmekte olan Ruh Sağlığı Kriterleri üzerine bilgiler aktardı
Lefke Avrupa Üniversitesi (LAÜ) Fen-Edebiyat Fakültesi Psikoloji Bölüm Başkanı Doç. Dr. Zihniye Okray, Covid-19 Pandemisi ve Değişmekte olan Ruh Sağlığı Kriterleri konusu üzerine bilgilendirmelerde bulundu.
“COVID-19 koronavirüs şiddetli akut solunum sendromuna neden olan ve özellikle kronik hastalığı olan kişilerde hızla ölüme yol açabilen yüksek damlacık iletim oranına sahip bir virüstür. Kişiden kişiye bulaşma ölüm oranını birçok araştırmacı tarafından % 2-5 olarak bildirilmiştir” diyen Okray, Mart 2020’de yaklaşık 136 ülkede evde kalma, 2 metrelik fiziksel mesafe ve sosyal toplantıların yasaklanması dâhil olmak üzere COVID-19’un yayılmasını sınırlamak için sıkı önlemlerin alındığını ifade etti. Buna geniş halk kitlelerinin eşlik ettiğini ifade eden Okray, düzenli el yıkama, hijyen ve yüz maskeleri ve eldivenler gibi kişisel koruyucu ekipmanlar (KKD) kullanılmasını öneren sağlık kampanyalarının düzenlendiğini dile getirdi.
“COVID-19’un neden olduğu güvensizlik ve belirsizlik korkusu, ayrılık ve belirli önemli ilişkilerin kaybı ve yaşam tarzındaki büyük değişiklikler genel popülasyonda psikolojik sorunlara neden olabilecek duygusal tepkileri güçlü bir şekilde uyandırmıştır” diyen Okray, bir pandemi sırasındaki bir bireyin kendisi ve aile üyeleri hakkındaki sürekli endişeler duymasının ruh sağlığı için önemli bir risk faktörü olduğunu belirtti.
Aşırı endişenin, obsesif kompulsif bozukluğun (takıntılı-zorlantılı bozukluk) gelişiminde kabul edilen en önemli etiyolojik faktörlerden biri olduğunu ifade eden Okray, “Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri tüm dünyada sosyal mesafe, maske ve eldiven gibi koruyucu ekipmanların kullanılmasının yanı sıra ellerini en az 20 saniye yıkamak ve yüzeyleri günlük olarak dezenfekte etmenin Covid-19 bulaşımının önlenmesi için önemli olduğunu vurgulamıştır. Bu tavsiyelerin sağlıklı bireyler için yazıldığı ve obsesif kompulsif bozukluğu olan bireyler için, bu tavsiyelere uymanın ne kadar zorlayıcı olabileceği açıktır” dedi.
“Araştırmacılar obsesif kompulsif bozukluğu (OKB) tanıları ile ilgili yaptıkları öngörülerinde ise önümüzdeki birkaç ay ve hatta yılda OKB tanılarının artacağı yönünde olmuştur. Fakat dikkat edilmesi gereken birkaç konuya da bu noktada açıklık getirmeye çalışmışlardır. Bunlardan ilki OKB geliştirme riski altında olarak değerlendirilen bireylerin böyle bir salgınla karşılaşmamaları durumunda yine OKB geliştirip geliştirmeyecekleri sorusunun sorulması gerekliliği, sağlık otoriteleri tarafından vurgulanan sık sık ellerin yıkanması önerisinin bundan böyle bir hastalık belirtisi olarak sayılıp sayılmayacağıdır. Diğer taraftan hastalık bulaşma ve bulaştırma obsesyonları da OKB tanılı bireyleri için yeni obsesyon türleri olarak gelişebilme ihtimali de yükselmiştir demektedirler” diyen Okray, bütün bu tanı ve gidişat konusundaki bu soruların yanı sıra Hastalık Önleme Merkezleri’nden yapılan elleri yıkama ve yüzeylerin sıklıkla dezenfekte edilmesi önerileri de OKB hastalarında ciddi sorunlara yol açacağı ve uygulanan psikoterapiyi de etkisiz kılacak nitelikte olduğunu belirtti.
Okray son olarak, “Obsesif kompulsif bozukluğu tedavisinde bulaşma obsesyonları ve temizleme/yıkama kompülsiyonları olan bireyler için elleri yıkama ve yüzeyleri temizleme kompulsüyonlarına getirilen kısıtlamalar Covid-19 salgınından dolayı da ne kadar uygulanabilir olduğunun da sorgulanması gerekliliğini ön plana çıkarmıştır. Araştırmacılar Covid-19 salgınının OKB olguları için avantajlı bir söyleme dönüştürülebileceğini ve temizliğin hastalıklardan korunmak için önemli bir etken olduğunu vurgulayarak bu salgının OKB hastalarının üzerine yüklenen damgalanmadan da onları kurtarabileceğini vurgulamışlardır” dedi.