LAÜ Öğretim Üyesi Ergin “Palyatif Bakım Sürecindeki Çocuklarda Fizyoterapinin Önemi” hakkında bilgi verdi
Lefke Avrupa Üniversitesi (LAÜ) Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Bölüm Başkanı Yrd. Doç. Dr. Gülbin Ergin, “Palyatif Bakım Sürecindeki Çocuklarda Fizyoterapinin Önemi” konusunda açıklamalarda bulundu.
“Çocuk” teriminin, bebeklikten adolesan dönemi sonuna kadar yaşları, gelişim düzeyleri, fiziksel büyüklükleri, ilgileri ve iletişim yöntemleri farklı olan büyük bir grubu içerdiğini dile getiren Ergin, günümüzde çocukların tedavisindeki önemli bilimsel ve tıbbi gelişmeler ile birlikte prematurelik, doğum komplikasyonları ve konjenital anomaliler nedeniyle yaşam şansı çok düşük olan birçok çocuğun, artık uzun yıllar yaşamlarını sürdürdüğünü vurguladı. Ergin, bazı çocukların sorunsuz yaşamlarına devam ettiklerini ancak, büyük bir çoğunluğunun kronik ve yaşamı sınırlayıcı ya da tehdit edici durumlarla yüz yüze kaldığını belirtti.
Ergin: Palyatif bakım ağrı, yorgunluk, iştahsızlık, depresyon, yalnızlık ve izolasyon gibi durumların hafifletilmesine ya da giderilmesine odaklanır
Ergin, çocuklarda palyatif bakımın temel amaçlarını, çocuk ve ailenin anlamlı bir yaşam sürdürmelerine yardım ederek, yaşam kalitesini en üst düzeye çıkarmak ve daha geniş bir tanımla tedavinin olanaksız olduğu durumlarda akut kriz dönemindeki girişimlerden semptom kontrolünü hedefleyen girişimlere geçişe yardım etmek, çocukların ve ailelerin bakımında gelişimsel durumlar ile baş edebilecek bir ekip oluşturarak, çocuk ve aileye duygusal destek sağlamak olarak açıkladı. Palyatif bakım ekip üyelerinin tıp, fizyoterapi ve rehabilitasyon, hemşirelik, sosyal hizmetler, beslenme, eczacılık ve diğer sağlık disiplinlerinin üyelerini de içerdiğini belirten Ergin, bu disiplinlerin ve hizmetlerin etkili biçimde organizasyonu için liderlik, işbirliği, koordinasyon ve iletişimin esas olduğuna dikkat çekti.
Ergin, palyatif bakımın yetişkinde olduğu gibi çocukta da sıkıntıya neden olan ve yaşamdan zevk almasını önleyen ağrı, yorgunluk, bulantı-kusma, iştahsızlık, depresyon, konfüzyon gibi bulguların, yalnızlık ve izolasyon gibi durumların hafifletilmesine ya da giderilmesine odaklandığını, ancak çocuğun fiziksel, duygusal ve bilişsel gelişiminin devam ettiğini ve tedaviye nasıl tepki vereceğini anlamanın oldukça güç olduğunu belirtti. Çocuğun içinde bulunduğu gelişim döneminin hastalık ve ölümü algılayışını da etkilediğini, bu nedenle çocuklarda palyatif bakımın, erişkinlerdeki palyatif bakımdan farklı olduğunu söyleyen Ergin, her çocuğun gereksinimlerinin yaşı ve bilişsel gelişim düzeyine göre değiştiğini, örneğin okul öncesi bir çocuğun gereksinimlerinin, ergenden farklı olduğunu, bu nedenle sağlık profesyonellerinin duygu, istek ve düşüncelerini daha az sözel, daha çok sembolik yollarla iletebilen çocuklarla iletişim konusunda eğitilmiş olmaları gerektiğini vurguladı.
Ergin: Çocuk hastalarda palyatif bakımda üzerinde durulması gereken en önemli konulardan biri fiziksel aktivite
Ergin, “Çocuklara yönelik palyatif bakım alanındaki en önemli sorunlardan birisi, çocukla ilgilenen sağlık profesyonellerinin çocuklarda ağrı yönetimi ve ölüm gibi konularda sınırlı bir eğitim almış olmaları, bilgi ve deneyimlerinin yetersiz olması, bu durum sağlık profesyonelleri, hasta ve aile arasındaki iletişimi olumsuz etkilemektedir” dedi.
Çocuk hastalarda palyatif bakımda üzerinde durulması gereken en önemli konulardan birinin ise, fiziksel aktivite olduğunu belirten Ergin, fiziksel aktivitenin de diyet gibi, enerji dengesini sağlamaya katkıda bulunduğunu, buna ek olarak, orta yoğunluktaki fiziksel aktiviteye düzenli katılımın, obezite, osteoporoz, diyabet, hipertansiyon ve bazı kanserlerin önlenmesinde önemli bir etken olarak koruyucu olabildiğini ifade etti. Ergin ayrıca, hastalığın ve tedavinin kötü etkisiyle sadece fiziksel aktivitenin değil, onunla beraber kas-iskelet sistemi ve kalp-dolaşım sistemlerinin de olumsuz olarak etkilendiğini vurguladı. Bu durumda, çocukların fonksiyonel kapasitelerinde ve fiziksel uygunluklarında, hastalık öncesine göre belirgin azalmalar oluştuğunu söyleyen Ergin, bu nedenle rehabilitasyon sürecinde fizyoterapistin gerekli değerlendirmeleri yaparak, çocuğun fiziksel uygunluğunun mümkün olduğunca uzun bir süre korumasını sağlayacak tedavi stratejileri oluşturulduğunu belirtti.
Ergin sonuç olarak, çocuk hastalarla çalışan sağlık profesyonellerinin hem palyatif bakımın temel ilkelerini bilmeleri, hem çocuk gelişimi hakkında detaylı bilgi ve deneyime sahip olmaları, hem de ailedeki tüm bireylerin karmaşık gereksinimlerini değerlendirme ve yönetme becerisine sahip olmaları gerektiğini söyleyerek, tanıdan yaş sürecine kadar olan zaman diliminde aileye gerekli destek sağlanması, bireylerin yaşam kalitelerinin geliştirilmesi gerektiğini dile getirdi.