LAÜ Öğretim Görevlisi Çam, kadının toplumdaki yerine dikkat çekti
Lefke Avrupa Üniversitesi (LAÜ) Hukuk Fakültesi Ticaret Hukuku Anabilim Dalı Öğretim Görevlisi Gülçin Çam, “Kadın Hakları” hakkında bilgiler vererek, birey olarak kadın ve kadının toplumdaki yerine dikkat çekti.
Çam, “Antik çağdan günümüze kadar kadının birey olarak kabul edilmesi ve toplumda yer alması için bir mücadele vardır”
Antik çağdan günümüze kadar kadının birey olarak kabul edilmesi ve toplumda yer alması için bir mücadele verildiğini belirten Çam, “Bu mücadelenin ilk adımları, Aydınlanma Çağı’nda kadınların vatandaşlık hakkı talepleriyle atılmıştır. Ancak, mesleki eğitimler alma hakkına kavuşan kadınlar daha sonra üniversitelerde eğitim görmek istediklerinde, akademiye girmeleri hakkında fiziksel ve düşünsel yeterliliklerinin sorgulandığı da bilinmektedir” dedi. Çam, negatif ayrımcılığa maruz kalan kadının, aşağılanma ve insan onuru ile bağdaşmayacak bir tartışmanın konusu olduğunu ifade etti.
Çam, kadınlara vatandaşlık verilmesi, politikaya dahil olmaları, erkeklere tanınan hak ve özgürlüklerden yararlanma çabaları ile kadın hakları mücadelesinin hareket kazandığını, bu hareketin çıkış noktasının 18. yüzyılda seçme ve seçilme hakkının kadınlara tanınmasının istenmesi sonucunda olduğunu dile getirdi. Fransız Devrimi sırasında Kadın ve Yurttaş Hakları Bildirgesi’ni yayımlayan Marie Olympe de Gouges’in, kadınların seçme hakkı için harekete geçen ilk modern savunucu olduğunu belirten Çam, Marie Olympe de Gouges’in erkeklerin çarptırıldığı cezalar gibi cezalandırılarak idam edildiğini ifade etti. Çam, oysaki diğer taraftan bakıldığında kadının, hakları kullanma ve haklardan yararlanmada erkeklerle aynı muameleye tabi tutulmadığı dönemlerin görülmekte olduğunu dile getirdi.
Çam, “1979 yılında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından kabul edilen “Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Yok Edilmesi Sözleşmesi (The Convention on the Elimination of all Forms of Discrimination against Women- CEDAW), BM nezdinde kabul edilen sekiz temel insan hakları sözleşmelerinden biridir” diyerek, sözleşmeye taraf olan devletlerin; özü itibariyle erkeklerle kadınların eşit haklara sahip olmaları gerektiği inancına sahip, tüm insanların özgür doğduğu, eşit itibar ve haklara sahip olduğu, cinsiyete dayalı ayrımcılığı reddeden, kadın ve erkeklerin tüm ekonomik, sosyal, kültürel, medeni ve siyasi haklardan eşit yararlanmalarını garanti yükümlülüğü altında olduğunu kabul ettiğini dile getirdi.
Çam, kadın haklarının etkin bir biçimde uygulanması için çeşitli düzenlemeler yapıldı
Çam, CEDAW kısaltması ile anılan bu sözleşmede, eğitim görme ve eğitimde sunulan imkanlardan yararlanma, çalışma hayatında serbestçe meslek seçme, istihdam edilme, eşit ücret ve güvenli çalışma koşulları içinde çalışma hakkını kullanma, aile kurma ve aile planlaması, sağlık hizmetlerinden yararlanma, toplumsal faaliyetlere, eğlenceye, spor ve kültürel hayata katılma gibi insan yaşamının her alanına değinen konularda erkek ve kadının eşit haklara sahip olduğunu belirten maddelerin altı çizilerek kaleme alındığını söyledi.
Hem uluslararası hem ulusal hukuki metinlerde kadın haklarına değinen birçok düzenleme bulunduğunu belirten Çam, önemli olan hususun ilgili düzenlemelerin uygulanması ve gündelik hayata adapte edilmesi olduğunu ve bu aşamada devlet yapılanması içinde çeşitli kurum ve kuruluşlar, sivil toplum örgütleri, vakıflar ve derneklerin kadın haklarının etkin bir biçimde uygulanması için faaliyetler gösterdiğini ifade etti.
1926 yılında Medeni Kanun’un kabulü ile kadınlara birçok hak tanındı
Çam, 1926 yılında Medeni Kanun’un kabulü ile çok evliliği yasaklayan, evlilik birliğinde erkekle eşit haklara sahip kadına boşanma hakkı da veren, mirasçılık hakkı tanıyan hükümler ile kadınlara özel hukuk anlamında birçok hak tanındığını ifade etti. 5 Aralık 1934 tarihinde, Türkiye’de 1924 Anayasası ile sadece erkeklere tanınmış olan milletvekili seçme ve seçilme hakkının Anayasa değişikliği ile kadınlara da tanındığını belirten Çam, 5 Aralık gününün Kadın Hakları günü olarak kutlanmaya başlandığını söyledi.
Çam, “Çağdaş medeniyet seviyesine ulaşmanın yolu kadınlar eşitlik, adalet ve hakkaniyet çerçevesinde insan olması sebebiyle herhangi bir ayrımcılık yapılmadan kadınlara haklarının tanınmasından geçmektedir. Sosyal, demokratik, hukuk devleti kavramlarıyla yoğrularak kadının insan olması sebebiyle sahip olduğu hakları kullanabilmesi ve toplumsal cinsiyet algısının kırılmasıyla birlikte fırsat eşitliği bulacak olan kadın, daha üretken ve yararlı olacaktır” diyerek, bu farkındalığı toplumun her kesimindeki insanlara yaşatmak ve aydınlatmak gerektiğini ifade etti.