LAÜ “1. Uluslararası Evlilik, Çift ve Aile Danışmanlığı Kongresi”nde temsil edildi
Lefke Avrupa Üniversitesi (LAÜ) Dr.Fazıl Küçük Eğitim Fakültesi Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık (PDR) Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Behiye Akacan ve PDR yüksek lisans öğrencisi Tubanur Çelik İskifoğlu İzmir’de düzenlenen “1. Uluslararası Evlilik, Çift ve Aile Danışmanlığı Kongresi (IMACFAC 2016)”ne katılarak, çeşitli bildiriler sundular.
Kongrede Akacan “Üniversite Öğrencilerinin Stres Düzeyleri ve Stresle Başa Çıkma Stratejileri” ve “Üniversite Öğretim Üyelerinin Eğitim Ortamlarında Sergiledikleri Davranışların Öğrencilerde Oluşturdukları Tepkiler” başlıklı 2 adet bildirisini katılımcı konuklara aktarırken, İskifoğlu da “Kaygı Bozukluğu’nun Bir Türü Olan Panik Bozukluğun Aile Terapi Yöntemleriyle Beraber İncelenmesi” başlıklı sözlü bildirisini sundu.
“Öğrenciler stresle karşı karşıya kaldıklarında olumsuz düşünceler üretiyor”
Akacan, ilk bildirisinin PDR ve Okul Öncesi Öğretmenliği Bölümü üniversite 1. sınıf öğrencilerinin stresle başa çıkma becerilerini geliştirmelerine yönelik, Akılcı Duygusal Davranışçı ve Varoluşçu Yaklaşımlara dayalı, bir grupla psikolojik danışma programı oluşturabilmek için bu öğrencilerin stres düzeylerini ve stresle başa çıkma stratejilerini ortaya koymak amacını güden bir durum analizi çalışması olduğunu belirtti. Çalışmasında, öğrencilerin stres düzeylerini, stres düzeyi ölçeği ile ortaya koyduğunu, stresle başa çıkma stilleri ölçeği ile de bu öğrencilerin yaşadıkları stresle nasıl başa çıktıklarını belirlediğini söyleyen Akacan, bunun sonucunda stres düzeyi yüksek olan üniversite öğrencileri belirlenip, yarı yapılandırılmış görüşme formu kullanarak, öğrencilerin stres yaşadıkları durumlarda verdikleri tepkileri incelediğini açıkladı. Öğrencilerin stres yaşadıkları durumlara ilişkin duyguları, davranışları ve düşünceleri inceleyen Akacan, araştırması sonucunda öğrencilerin, stres yaşadıklarında, stres yaratan durumlara ilişkin olarak, genellikle olumsuz düşünceler ürettiklerini, davranışlarının akademik performanstan düşme ve sosyal ilişkilerden kaçma şeklinde gerçekleştiği ortaya çıktığını dile getirdi.
Öğretmenler, sınıf yönetiminde karşılaştıkları sorunların çözümleri için hizmetiçi eğitimlerle bilgilendirilebilirler
Akacan ikinci araştırmasının amacını ise, “KKTC’in x ilçesinde yer alan x üniversitesindeki, üniversite öğretim üyelerinin hangi davranışları öğrenciler tarafından beğeniliyor ya da beğenilmiyor? Konuların da öğrencilerin görüşlerini değerlendirmek” olarak ifade ederken, öğrencilerin görüşlerini almak için anket tekniği uyguladığını, öğrencilerin görüşlerinin değerlendirilmesi amacı ile verilerin betimsel analiz ve veri indirgeme yöntemleriyle irdelendiğini söyledi. Araştırmasının sonucunda öğrenciler, öğretim üyelerinin ‘sınıf içerisinde hep sözel ders işledikleri ve dersi slaytlarla anlatıp sınıf içerisinde aktif ders işlememeleri gibi davranışları’ beğenilmeyen davranışlar olarak belirttiklerini açıklayan Atacan, ayrıca sınıfta yaşanan problemler için öğretmenlerin sınıf yönetimi konusunda hizmetiçi eğitimlerle bilgilendirilmesinin karşılaşılan sorunlara çözüm olabileceği önerisinde bulundu.
“Panik bozukluk, gelişen teknoloji ve stresli yaşam nedeniyle her geçen gün yaygınlaşıyor”
“Kaygı Bozukluğunun Bir Türü Olan Panik Bozukluğun Aile Terapi Yöntemleriyle Beraber İncelenmesi” başlıklı sözlü bildirisi hakkında bilgi veren İskifoğlu, panik bozukluğun kaygı bozukluğunun altında bulunan türlerden biri olduğunu, toplumda panik bozukluğun atağa geçmiş durumu olan panik atağın diğer hastalıklarla karıştırıldığını belirtti. Türk Literatüründe fazla bilinmeyen panik bozukluğun, gelişen teknoloji ve stresli yaşam biçimiyle günümüzde yaygınlaşarak devam ettiğini ifade eden İskifoğlu, toplumda panik bozukluğu olan çoğu insanın bu durumu kabullenmek ve tedavi olmak yerine, bu durumun kaderleri olduğuna inandığını ve bu şekilde yaşamaya çalışarak, hem kendilerini hem de ailesinin hayatını zorlaştırdıklarını dile getirdi. İskifoğlu tedavi sürecinde ise, en etkili ve ilaçsız tedavi yöntemi olan Bilişsel-davranışçı Terapi (BDT)’nin kişinin beyin yapısındaki nörolojik ağa etki ettiği ‘Fonksiyonel Manyetik Rezonans Görüntüleme (fMRI-functional magnetic resonance imaging) olduğunun saptandığını belirtti.