“Dünya Tuza Dikkat Haftası” kapsamında LAÜ Akademisyeni Soycan’dan açıklama
Daha sağlıklı bir yaşam için daha az tuz tüketin
Lefke Avrupa Üniversitesi (LAÜ) Sağlık Bilimleri Fakültesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü Öğretim Görevlisi Dr. Gülten Soycan, ‘Dünya Tuza Dikkat Haftası’ kapsamında tuz tüketimi ile ilgili açıklamalarda bulundu.
Soycan, Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) yetişkin bireylerin günlük tuz tüketiminin 5 gramın altında olması gerektiğini önermekte olduğunu belirterek, açıklamasının devamında şu ifadelere yer verdi; Sodyum ve sofra tuzu gün içerisinde tüketilen çeşitli besinlerden alınabilmektedir. Sodyum, tuzun içeriğinde bulunan bir mineraldir. Sofra tuzu ise sodyum ve klorürden oluşmaktadır. Sofra tuzu, deniz veya kaya gibi çeşitli kaynaklardan üretilebilir ve tüm tuz çeşitlerinden alınan sodyum klorür miktarı benzerdir. Her 1 gram sofra tuzu, 393 mg sodyuma denk gelmektedir. Tuz, yapısındaki sodyum içeriği sayesinde vücutta sıvı ve elektrolit dengesini sağlar ve kan basıncının düzenlenmesinde rol oynar. Tuzun iyotla zenginleştirilmesi, iyot yetersizliğine bağlı oluşabilecek olan hastalıkların görülme sıklığını önemli ölçüde azaltmıştır.
Yüksek miktarda tuz tüketimi ve hipertansiyon hastalığının doğrudan bir ilişkisi vardır
“WHO, günlük ortalama tuz tüketim miktarının 5 gramı aşmaması gerektiğini belirlemişken, günümüzde yetişkin bireylerin tuz tüketiminin tavsiye edilen miktarın çok üstünde olduğu ve diyetle alınan fazla tuzun esasen işlenmiş gıdalardan geldiği belirtilmektedir” diyen Soycan, aşırı tuz tüketimi, yüksek sodyum alımı ile beraber, hipertansiyon, inme ve kalp hastalıkları, kardiyovasküler hastalıklar, böbrek hastalıkları, osteoporoz ve bazı kanser türlerinin oluşmasına neden olabileceğini ifade etti. Yüksek miktarda tuz tüketiminin ve hipertansiyon hastalığının doğrudan bir ilişkisi olduğunu belirten Soycan, tuzun diyetle alımı kontrol edildiğinde, hipertansiyon önlenebilir ölüm nedenlerinden biri olduğunu dile getirdi.
Aşırı tuz tüketimi değiştirilebilir bir beslenme alışkanlığıdır
Hazır soslar, cips ve tuzlu kuru yemişler gibi paketlenmiş atıştırmalık ürünler, monosodyumglutamat (MSG) içeren yiyecekler, zeytin, peynir, turşu, salamura, tuzlanmış ve/veya salamura edilmiş etler, balık konserveleri, yapısında sodyum bulunan maden suyu gibi içecekler ve evde hazırlanan salça, tarhana, turşu gibi besinlerin yüksek miktarda tuz içermekte olduğunu belirten Soycan, günlük tuz tüketimini artıran bir diğer faktörün ise yemeklere eklenen tuz olduğunu ifade etti. “Aşırı tuz tüketimi değiştirilebilir bir beslenme alışkanlığıdır ve tuz tüketimini azaltmak için bazı önlemler alınabilir” diyen Soycan, sözlerine tavsiyelerde bulunarak şöyle devam etti; Örneğin, yemek hazırlama, pişirme ve tüketim sırasında ilave edilen tuz miktarı kısıtlanabilir. Satın alınan paketli ve işlenmiş ürünlerin etiket bilgileri okunmalı, tuz içeriklerine dikkat edilmeli ve az tuzlu/tuzsuz ürünler tercih edilmelidir. Tuz yerine limon, sirke, baharatlar gibi doğal lezzet artırıcılar kullanılabilir. Besin endüstrisinde, paketlenmiş besinlerde kullanılan, MSG, sodyum nitrat, sodyum askorbat vb. tüm sodyum içeren ürünlerin tüketimine dikkat edilmelidir. Toplum sağlığına tehdit oluşturan aşırı tuz tüketimi devlet politikaları öncülüğünde çeşitli eylem planları, yasal düzenlemeler, besin endüstrisinin çalışmaları ile kontrol edilebilir. Fakat en önemli adımın bireysel farkındalık ve bireylerin beslenme alışkanlıklarına dikkat etmesi olduğu unutulmamalıdır. Sonuç olarak, fazla tuz tüketiminin kontrol edilmesi birçok hastalığı önleyebilir ve sağlıklı yaşama katkıda bulunabilir.