Covid-19 sonrası içmekanlar ve İç Mimarlık

Lefke Avrupa Üniversitesi İç Mimarlık Bölüm Başkanı Yrd. Doç. Dr. M. Selen Abbasoğlu Ermiyagil, Covid-19 sonrası “içmekanlar ve İç Mimarlık” konusunda merak edilen soruları yanıtladı.
1. Havaalanları, kongre merkezleri, oteller, hastaneler, spor salonları ve ofisler(açık ofisler) gibi büyük kamusal alanların – toplu kullanılanalanların Covid 19 sonrası yeniden düzenlenme gereksinimi neler olacak?
Toplu kullanım mekânlarında, daha fazla dokunmatik teknoloji, örneğin otomatik kapılar, sesle çalışan asansörler ve ışıkanahtarları, kapılardan anahtarsız girişler tercih edilecek. Otel mekânlarında kendi kendini temizleyen banyolar kullanılacak. Kongre merkezleri gibi mekanlarda antibakteriyel kumaşlar, yüzey kaplamaları tercih edilecek hijyen sağlanabilmesi amacıyla.
Açık ofislerki 1950’lerde yaratıcılığı, paylaşımı artırıp üretimi artırmak gibi etkenler doğrultusunda gelişmeye başlamıştır. Bu pandemic sonrasında yeniden bölünmüş kişilere özel mekanlara, ofis binalarında koridorlara, bölücülere daha çok yer verilecek. Bireylerin kişisel mesafeleri düşünülerek mekanlar tasarlanacağı dünyada tartışılmaktadır.
2. Covid 19 sonrasında yaşam alanlarında neler yaşandı? Home- ofis çalışma düzenine mevcut konutların uygunluğu?
İnsanlar için yaşamlarını sürdürdükleri, kullandıkları mekânlar ise her zaman çok önemli olmuştur ama bu yaşanan süreçte yaşam alanları ve yaşam alanlarının iç mekân tasarımlarının ne kadar önemli olduğu yeniden ortaya çıkmıştır. Yaşamlarını sürdürdükleri iç mekânlar, yaşam alanı içerisinde yaşam süren her bireyin kişisel alanı, bu alanların yeterliliği/ ne kadar kullanışlı veya kullanışsız olduğu ise aslında birçok kişinin yeni yeni farkına vardığı bir durum olarak ortaya çıkmaktadır. Gününbelli saatleriniyaşamalanlarıiçerisindegeçirilmekteydi. Bu saat dilimi ise akşam saatleri olmakta ve genellikle yemek yeme, uyku mekanları aktif olarak kullanılmaktaydı. Bu nedenlede, kullanıcılar yaşam alanlarına farklı açılardan bakmakta ve farklı alanları aktiv olarak kullanmaktaydı. Bugüne kadar aslında eksik gördükleri, tasarlamaya veya tasarlatmaya çalıştıkları mekanlar da sıkca buzaman aralıklarında kullandıkları mekanlardı. Bu mekanlarında kullanılışlılığı, mekanı kullanan tüm kullanıcılar için uygunluğu, ne kadar kullanılmayan alanları olduğunun bile farkındalığı yoktu. Tüm aile üyeleri bir aradayken eskisinden daha fazla yaşamalanlarımızın (evlerimizin), ihtiyaçlarımız için yeterli olup olmadığı ve/veya tasarlanmamış olduğunun farkındalığına varıyoruz. Bu yaşanan farklı farkındalıklar sonucunda ise, yaşam sürülen mekânın fiziksel, görsel ve sosyal ihtiyaçlarımızı cevap verememesi, yetersiz kalması ise bireyler üzerinde huzursuzluk ve mutsuzluk yaratıyor. Bu noktada içmekânların aslında psikolojiyle olan ilişkisi ve insane psikolojisine olan etkisi ortaya çıkıyor. Özellikle home ofis çalışma sistmemine uygun olarak birçok mekânın tasarlanmamış olduğu ortaya çıkmıştır.
3. İç mimarlık mesleğinin salgın sonrasındaki durumu nasıl olacak?
Covid 19 pandemisine bağlı olarak yaşanan süreçte yaşamımızı sürdürdüğümüz içmekânların, bizlerin fiziksel, görsel ve sosyal ihtiyaçlarımızı karşılaması ve bu mekânların tasarlanmasına kadar önemliymiş. Bu güne kadar belkide hiç önemsemediğimiz, birçok kez ben kendim yaparım ne gerek var diye düşündüğümüz içmekan tasarımcılarının, iç mimarların ne kadar gerekli olduğunu birkez daha farkına varıyoruz. İçmekânların, tasarımında kullanıcılara yaşamalanlarını en iyi kullanılabilecek, kişisel tercihlerini göz önünde bulundurarak onların huzurunu, rahatlığını düşünerek tasarlayan, estetik görünümüne göre en uygun tasarımlara yapmak için çözümler bulan bir meslek grubu olduğu ve aslında ne kadar önemli olduğu ise birkez daha ortaya çıkmıştır.
4. İç mimarlık mesleğinin psikolojik etkisi varmı?
İç mekanlarda tercih edilen renklerin mekanın işlevine uygunluğu, diğer kullanılan malzeme mobilyayla olan uyumu, yoğunluğu dil birliği bir bütün olarak mekan kullanıcılarını etkiliyor.
5. İç Mimarlık nedir? İç Mimar ne yapar?
İç mimarlık, İç mekân tasarımı, estetik, sanatsal bir yaklaşımla tasarım kriterlerinin bir araya getirilerek, matematiksel geometriler, renk ve dokuların kullanımıyla başlı başına bir sanattır aslında. Bu sanatın diğer sanatlardan en büyük farkı ise, yaşanan alana, kullanılan mekâna, tasarımcı kendi kimliğini ruhunu yansıtır. Kullanıcı ise yaşam sürdüğü ve/veya kullandığı bu mekânda kendi hayatını tasarımcıyla birlikte şekillendirmisse mutlu, huzurlu rahat bir şekilde sürdürebilmektedir.