LAÜ Akademisyeni Ataman “Özel Gereksinimli Çocuklarla Arkadaşlık” konusunu ele aldı
Öğretmenlerin ilişkileri geliştirmede kolaylaştırıcı rolü bulunuyor
Lefke Avrupa Üniversitesi (LAÜ) Özel Eğitim Öğretmenliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ayşegül Ataman “Özel Gereksinimli Çocuklarla Arkadaşlık” konusu üzerine bilgiler verdi.
Çocuğun yaşantısında iki ortamın çok önemli olduğuna dikkat çeken Ataman bunlardan birincisinin aile ortamı ikincisinin ise okul ortamı olduğunu ve aile ortamında çocuğun Maslow’un temel ihtiyaçlar hiyerarşisindeki en temel gereksinimlerin karşılanmasının gerekmekte olduğunu belirtti. Ataman bu gereksinimleri; beslenme, bakım, korunma, ait olma, sevgi, güven ve bağlanma olarak belirtirken çocuğun bu gereksinimlerini yaşamın ilk üç yılında ailesi tarafından ona sağlanmak durumunda olduğunu ifade etti.
“Aile içi ilişkilerde kan bağı, akrabalık ve hısımlık söz konusudur. Ana baba ve kardeşler, büyük anne ve büyük babalarla ilişkide temel olan karşılıksız sevgi ve güvendir. Çocuk aile ortamında insan ilişkilerinin temel becerilerini, problem çözme, uzlaşma, etkileşim ve iletişim becerilerinin temelini öğrenir. Ahlak kuralları, etik, toplum kuraları, saygı vb. örneklerini ailede yaşayarak kazanır” diyen Ataman, temel becerilerin yanı sıra bu becerileri, ileride diğer kişilerle karşılaştığında onun uyumsal davranışlarının oluşmasını sağladığını dile getirdi.
“Okul ortamı aile ortamından oldukça farklıdır. Çocuk, her biri farklı aile, kültür ve sosyal çevreden gelen akranları ile birlikte aynı ortamı paylaşmak, sıra beklemek, kurallara uymak, işbirliği içinde çalışma becerilerini geliştirmek ve yeni bilgiler öğrenmek, arkadaşlarıyla geçinmek, etkinlikte bulunmak, arkadaş edinmek durumundadır” diyen Ataman, temelde bu iki ortamın birey üzerindeki etkisi çocuğun özelliği ne olursa olsun aynı olduğunu ve ister olağan gelişen bir çocuk olsun isterse özel gereksinimi olan bir çocuk olsun bu becerileri kazanmak durumunda olduğunu ve bu becerilerin, çocuğun kendini gerçekleştirmesinde kilit roller taşıdığını ifade etti.
Özel gereksinimi olan çocuklar, ayrı eğitim kurumlarında öğretim gördükleri zaman kendi yetersizlik gruplarından olan benzer akranlarıyla arkadaşlık kurmak durumunda olduklarını belirten Ataman, “Özel gereksinimi olan çocukların kendi yetersizlik alanlarına göre açılmış okullarda öğrenim görmeleri bütünleşme ve kapsayıcı yaklaşıma engel olan bir durumdur. Belirtildiği gibi kendi benzerleri ile kurulan arkadaşlık ileride ki yaşamında kendi benzeri ile evlenmelerine neden olabilmekte ve kalıtsal geçişli bir yetersizlik söz konusu ise bunun doğacak çocuklarda da izlenme olasılığını artırmaktadır” dedi.
“Kapsayıcı ve bütünleştirici kaynaştırma ortamlarında öğrenim görmekte olan özel gereksinimi olan çocukların arkadaş edinimlerinde birçok etmen etkili olmaktadır” diyen Ataman bu etmeleri şöyle sıraladı;
- Olağan gelişim gösteren çocukların ailelerinin gösterdiği tepki
- Öğretmenin tüm sınıfı özel gereksinimi olan çocuk hakkında nasıl bilgilendirdiği,
- Öğretmenin özel gereksinimi olan çocuklara nasıl program farklılaştıracağı stratejilerini bilip bilmemesi,
- Okulun içinde bulunduğu sosyo ekonomik toplumsal yapının özel gereksinimi olan bireylere karşı gösterdiği tutum .
- Sınıf ortamında nasıl bir düzenleme yapıldığı
“Tüm bu etmenlerin yapıcı biçimde oluşturulması durumunda özel gereksinimi olan çocuklar rahatlıkla arkadaşlık ilişkilerini geliştirebilir. Özellikle erken çocukluk ve ilköğretim birinci kademede çocukların arkadaş edinmede ki temel amacı iyi oyun kuran, birlikte oyun oynayabileceği bir kişi olmasıdır. Arkadaşın diğer özellikleri; örneğin cinsiyeti, sosyo ekonomik düzeyi, yetersizliğinin olup olmadığı gibi özellikler söz konusu değildir” diyen Ataman, öğretmenlerin ilişkileri geliştirmede kolaylaştırıcı rolü bulunduğunu ve yetersizliği olan çocuğun farklılıkları değil benzerliklerini, yapamadıkları değil başardıklarını, öne çıkartmasının gerekliliğine dikkat çekti.
“Olağan gelişen çocuklar bilgi, deneyim ve yaşantı eksikliği nedeniyle belki de arkadaşını ötekileştireceği kaygısı ile yetersizlikten etkilenmiş sınıf arkadaşı ile arkadaşlık ilişkilerini geliştirmede çekinceli davranabilir” diyen Ataman, öğretmenin işbirlikçi öğretim stratejileri uygulaması, teneffüslerde ve derslerde ortaklaşa etkinlikler düzenlemesinin gerekli olduğunu dile getirdi.
Ataman, “Yetersizlikler açısından bakıldığında, görme yetersizliği olan bir çocukla arkadaşlık ilişkilerini geliştirmede önce ona adıyla hitap edip, kendimizi takdim etmemiz gerekir. Konuşmamız ya da iletişim bittiğinde yanından ayrılacağımızı söylememiz gerekmektedir. Onunla yürürken kolumuza girmesini dirseğimizden tutmasını sağlamamız, yoldaki engelleri,( çukur, taş, kaldırım araba vb) ona anlatmamız gerekmektedir. Onunla ses çıkaran topla futbol oynayabilir, çemberle kovalamaca oynayabilir, birlikte kafeye gidebilir, sinema ve tiyatro izleyebilirler” diyerek tek koşulun gördüklerini ona detaylı biçimde anlatmak olduğunu belirtti.