Başbakan Özgürgün, LAÜ’de konferans verdi
Başbakan Hüseyin Özgürgün, KKTC’nin altıncı ilçesi olan Lefke’yi ziyaret etti
Özgürgün, Lefke Avrupa Üniversitesi (LAÜ) Hukuk Fakültesi’nde düzenlenen “Kıbrıs’ın Dünü, Bugünü ve Yarını” konulu konferansta sunum yaptı. Konferansa Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanı Kemal Dürüst, İçişleri Bakanı Kutlu Evren, LAÜ Rektörü Prof. Dr. Mehmet Ali Yükselen ve bazı milletvekilleri de katıldı.
Hüseyin Özgürgün konuşmasında, öğrenci sayısı ve kalitesiyle LAÜ’nün, KKTC’nin “yüz akı” üniversitelerinden biri olmayı başardığını söyledi.
1571’den bugüne Türk varlığının devam ettiği yerlerden biri olmasının Lefke’yi özel bir yer yaptığını söyleyen Özgürgün, Lefke’nin 42 yıl önce bir ilçe olduğunu, dolayısıyla, ilçe statüsünün “Lefke’nin elinden alınan bir hak” olduğunu kaydetti.
Hüseyin Özgürgün sunumunda, adanın İngiltere’ye kiralanması, Yunanistan’a bağlanma girişimleri, EOKA ve TMT’nin kurulması süreçlerini ve bugün devam eden müzakereleri anlattı.
Özgürgün, Lefkoşa’daki Yeşil Hattın 30 Aralık 1963’de çizilmesinin ve Birleşmiş Milletler Barış Gücü’nün 1964’den beri adada bulunmasının, Türkiye’nin 1974’de adaya gelmesiyle ikiye bölündüğü yönündeki Kıbrıslı Rumların iddialarının gerçekleri yansıtmadığının kanıtları olduğunu söyledi. Başbakan, Birleşmiş Milletlerin 4 Mart 1964 tarihli 186 sayılı kararının Kıbrıslı Türklere uygulanan izolasyonların çıkış noktası olduğunu da vurguladı.
Akdeniz ve Kızıldeniz’i birbirine bağlayan Süveyş Kanalı’nın çıkışında yer almasının Kıbrıs adasının stratejik önemini arttırdığını kaydeden Özgürgün, İngiltere’nin adadaki üslerinin çok güçlü silahlarla donatılmış olduğunu söyledi.
1964’de Kıbrıslı Türklere saldırıları, 1974’de Kıbrıs Cumhuriyeti’ne darbe girişimini düzenleyen Nikos Sampson’un oğlu Sotiri Sampson’un 4 kez Güney Kıbrıs’ta parlamentoya seçilen biri olduğuna işaret eden Özgürgün, Sampson’un Rumlar arasında en çok sevilen vekillerden olduğunu, dolayısıyla bugünü görüşürken dünü de bilmek gerektiğinin önemini vurguladı.
Türkiye’nin Güvenlik Anlaşmalarının verdiği hak ile 1974’de Kıbrıs’a müdahale ettiğini, 9 Ocak 2017’de İsviçre’de başlayacak görüşmelerde Kıbrıs Rum tarafı ve Yunanistan’ın Türkiye’nin müdahale hakkının kaldırılmasını isteyeceğini kaydeden Özgürgün, “Müdahale hakkının kaldırılmasının sıkıntı yaratacağını net olarak söyleyebilirim” dedi.
ANNAN PLANI
Annan Planı’nın, Kıbrıs Türklerinin kontrolü altındaki toprakların 3’te 1’inin Kıbrıslı Rumlara verilmesini öngördüğünü söyleyen Özgürgün, planın Kıbrıs Rum tarafında yüzde 75’le reddedilmesinin daha fazla toprak istemelerinden kaynaklandığını, ardından Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde Kıbrıslı Türkler üzerindeki izolasyonların kaldırılması kararının reddedildiğini kaydetti.
Annan Planının adada iki halkın bulunduğunu, Kıbrıslı Rumların ve uluslararası toplumun adada bir çözüme hazır olmadığını ortaya koyduğunu kaydeden Özgürgün, ardından Rum tarafının AB’ye alınmasının Türkiye’nin AB müzakerelerine engel olarak kullanıldığını söyledi.
BUGÜN
Derviş Eroğlu’nun Cumhurbaşkanlığı döneminde, varılacak anlaşmanın birincil hukuk olmasının güvence altına alınması talebini içeren bir yazı gönderdiğini anlatan Özgürgün, varılacak anlaşmanın Avrupa Birliği nezdinde birincil hukuk sayılmamasının anlaşmanın “delinebileceği” tehlikesini oluşturduğunu kaydetti.
DOĞAL GAZ MESELESİ
Kıbrıs’ta sıkıntılara neden olan unsurlardan birinin de adanın güney denizinde keşfedilen doğal gaz kaynakları olduğunu kaydeden Özgürgün, doğal gaz kaynaklarının Kıbrıs sorununun çözülememesindeki en önemli sebeplerden biri olduğunu söyledi.
TÜRKİYE İLE İLİŞKİLER
Türkiye’den KKTC’ye su temin projesine de değinen Özgürgün, bunun KKTC’nin ekonomik gelişimi açısından Türkiye’nin “müthiş” katkılarından biri olduğunu söyledi. Özgürgün, “KKTC ile TC arasındaki ilişki her zaman en üst seviyede devam edecek” dedi.
Özgürgün, KKTC’deki gelişmenin, Adada bir anlaşma olmaması durumunda da durmayacağını kaydetti.
Konuşmanın sonunda ziyaretin anısına Başbakan’a plaket takdim edildi.